18 Haziran 2016 Cumartesi

Biz İstanbuluz


Ne zaman bütünleşmiştik senle sahi, hatırlar mısın?
Sonbaharın en derin ayrıldığında bütünleştik hatırlıyorum. Derdimi derdin yapmaya geliyordum, hava durgundu,  ruhumdaki derin boşluğun gibi. Ardından yaslanıyorum sana bir rüzgar esiyor, başlıyorsun ıslık çalmaya. Neyi anlatmaya çalıştığını dahi anlamak istemezdim, bilirdim bana tek duyulurdu ıslığın, banaydı ;masumluğun, saflığın, tutkun, hüznün ve aşkın. Islıkla beraber dökülmeye başladı yaprakların tek tek. Tutmak ne mümkün bu tıpkı sağanak yağmurda, yağmur damlalarını saymak kadar saçma ve ağlarken göz yaşlarımı silmek kadar tuhaf.
Derdim sendin, sana kavuşmak için yazın yanmıştım, mum gibi eriyip iz bırakmıştı acılar yüreğimde. Sana kavuşmaktı tek dileğim.
Derdin bendim, bana kavuşmak için kilometrelerce yol almıştın. İstanbulumsun deyip İstanbul diye beni hissetmiştin her kaldırım taşında.
Yorgunduk ikimizde o kavak ağacında acı tutkulu bir aşk büyümüştük içimizde. O acı tutkulu aşk olmasa bütünleşemezdik de.
Öncesinde yine kavaklar yaprak döktü, yine çaldı ıslığını ama sen benim, ben senin olmak için kendimizde değildik. Çok yokuş yol ve çukur gördük aynı yollarda farklı zamanlarda. Ayrıydık evet ama bu sadece fizikseldi.
Ruhumuz birbirimizin bedeninden ayrılmadı hiç, sende biliyorsun.
Rüzgarın bana hüznünün kokusunu getirmesiyle ilk fiziksel temasımız başladı. Ben de kokunu alıp ıslığımıza eşlik ettim yorgun ve titrek ses tonumla. Derken, bir anda ıslığının aslında içerden bir yerlerden geldiğini zannettim. Kavuşamadığımızı düşünüp kahroldum, tükendim. O sırada sen geldin ve şefkatli kollarında beni sardın, boynundan öptüm seni ben de. Hüzün kokun yerini masum bir tutkuya bırakmıştı; zarifliğinle zarifliğimle,  hüznün hüznümle, tutkun tutkumla, masumluğun masumluğumla, aşkın aşkımla bütünleşti tüm kokular birleşti biz doğduk, artık yeni bir koku ve yeni bir İstanbul olmuştuk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder